21 Mayıs 2018 Pazartesi

3 Cesur Çocuk

Yer Bakırköy meydan.. Zamansa 21 Eylül.. 3 Cesur çocuğun kalemlerinden dökülenler..
-meydanda oturmuş yazan 3 çocuk -herhangi bi düşüncedeler ama aynı kafadalar -hastalıklı ruhları isyankar -hastalıklı ruhlarını bi nebze yatıştırmaya çalışıyorlar -ama olasılık ya belki yatıştırlar -gözleri donuk ve boş insanlar geçiyor -bi kalabalıktır kimse kimseyi takmıyor -hepsi aynı dışta;ama farklı içlerinde -çelimsiz ve güçsüz bedenleri kaldırıp götüremezler kokuşmuş götlerini -arada bazıları onların yerine yazar,haykırır -aslında onlarda yaralı ama kendi yaralarını unuturlar bi nebze başkalarını düşünürek -düşünceler koca bir kuyu ve derinleşir duygular soguk bi su bogulmaya çalışansa -menfaatleri dogrultusunda birbirlerine sülük gibi apışırlar -bilmezler ki insanlarla çarpışıp tartışıp gider ve toslar bi yere sonunda -çarpıntıyla dikilmez dogrulmaya çalışır ama fayda etmez -o zmn bi küçük rüzgarla savrulup kayıp olurlar artık kimin rüzgarı kuvvetlise o yana -ardab 3 kişi çıktı rüzgara karşı uçmaya çalıştı ama yaptıkları rüzgara karşı işemek ve üstüne pisletmekti -her çaba kirletti benliklerini karanlık içinde son çabaları belkide vazgeçtiler -vazgeçmik mi ?onların sözlüklerinde o tür kelimeler yok ki -bir güneş,bir umut,bir ışık gerekti ve buldular birbirlerini aydınlattılar -göz kamaştırıcıydı başta yalanlar artık sabırda kalmadı li bitik kelamlar -bak biri çöktü meydanda kim tutar senin elinden ''ademoğlu'' -3 insan tutar tuttuda ve tutacak elinden geldiğince ve yardım ettikçe aydınlanacak,aydınlatıldıkça yardım edecek -gözlerini açtıklarında is boştu hep anılar acı dolu yüreklerine bağlanan kancalar -boşluktan gelen ayak sesleri herkeste başka bi çağrışım -sesler vardı yanlızlığını giderecek sesler bi an iyi hissettim gözlerimi açtığımda ise ses var görüntü yoq -ölümdü hep sonuçlar hapisti yalnızlıklar umudunu kaybetmiş aşikar acaba kaç gün ağlar -dönercinin bugulu camında yazan bi yazı ''herkes kendinden hesaba çekilir'' -kendi kendine yaşar kendi kendine savaşır kendi benliği için savaşır ama öldürür kendini bilmeden -anlamsız bakışlar loş ışıkta insanlar konuşurlar amaçları yok ki zaten kefen saten -bir yolculuktur sonu göreceli olan bi acıdır herkesi bulmayan -zamanda gezdik yorulduk bukmadık yolumuzda engeller var yolumuz engellerimiz ve zamanımız göreceli -kalbimiz mühürlü ve yıkılmış artık duvarlarımız -ay ile birlikte çıkan birkaç yalancı ışık amansız ruhları sallarda durur -biz kapılmadık bunlara öünkü biliyorduk ona uşığı veren günei ve güneşyse tanrı -zordu her zamn aynı ışığa ulaşma çabası susturdu gecenin ortasında kaybolmuş günahları -gece mi? karanlık ı? zevk ugruna işlenmiş günahlar örtecek olan -ben miyim günahkar yoksa işlenmemiş günahları işlenmiş hale sokan şeytan mı yoksa ben miyim şeytan? -zor bu ikilem ve umutsuz ruhlar karamsar bu kelamlar anlattıkları hep günahkar -denizden gelen kirli su kimin kirlettiği belirsiz ay ışığıdır temizlemeye nafile çalışan -nemli bi havada kendimizle baş başa bir vücut bir beyin aynı pislikte farklı 3 kalp -kurallar yorucu ve ciğerlerine yapışan pis hava çare olur mu sebepsiz yalnızlığa -soğukta üşüyen bi amca gördüm acıdım ama acımak yetemz ki ona! -bir yakamoz karşımda yanan deniz gibi ama benim yanan duygularım bu boşlukta karmaşık bi resital -göz kamaştırıcıydı her yalancı surata tükürdü -kirli nefesinii bırak gökyüzüne bakalım o bulut nereye kadar gidebilir -belki kaybolur gözümüzden ama o oradadır yani duyularımızlar görmek değil beynimizle görmek -varlığına göz yummak çare değil kanayan bu yüreğim son deil -yaaa insanlar nedn bi uyum ugruna kasıyorlar ki! -farklılık çabası herkeste ama fark edemiyorşar normal olmak demektir farklılık -sonsuzluk özlem korkusu etrafı sarar leş kokusu -zombiler sarmış her bir yanımı kaçıp kurtulmak faydasız çünkü her yerdeler -ama kendimi buldum biliyorum sonu çok yakın bu ayrılık kalbin nasıl elverir -karşında artık çığlık atmıyor kelamlar ay ışığı aydınlatmıyor artık kalbimi -o 3 insan ki beyinlerinden geçen duygu selini size akıttı -SEÇİN ONLARDAN BİRKAÇINI HANGİSİ ACABA! NERESİNDESİNİZ HAYATIN !

18 Kasım 2009 Çarşamba

Elektrigin 'Baba'sı


1991 yılında Londra'daki Bilim Müzesi,Micheal Faraday'ın doğumunun ikiyüzüncü yılını kutlamak amacıyla yapıldı.Orada duran heykelin altındaysa şu sözler yazıyordu;

'Bugün kullandığımız bütün elektrikli aletler 1791-1867 yılları arasında yaşamış olan Micheal Faraday'ın temel buluşlarına dayanmaktadır.'

Bu hiçte abartılı bir ifade değildi.Zira Faraday'ın elektrik ve manyetizma alanlarındaki deneyleri,bugünün elektriğe bağımlı endüstrisinin tamamının temelini oluşturmaktadır.Ayrıca günümüz toplumu sahip olduğu pek çok lüks ve hayat kurtarıcı araç ve gereç için ona ne kadar minnet duysa azdır.Doğru dürüst bir üniversite eğitimi bile almamış bu Britanyalı bilim adamı elektriğin babası olarak anılmayı sonuna kadar haketmiştir..

Tıbbın Büyülü Işınları


''1895'te Alman bilim adamı Wilhelm Conrad Röntgen(1845-1923) bütün dünyayı şaşırtan ve tıpta da büyük etki yaratan yeni bir ışın türü belirledi.Röntgen ışınlarının, günümüzde daha çok bilinen adıyla 'X-ışınlarının'' keşfi,bilimsel araştırmalarda şansın oynadığı önemli rolün kusursuz bir örneğidir.Bu olay,Pasteur'ün 'şans yanlızca ona hazır olana iltimas geçer' sözünün de doğrulanışı gibidir.''

''Röntgen'de bu büyük buluşundan ötürü 1901 de verilen ilk Noben Fizik Ödülü'nün haklı sahibi oldu.Çünkü ilk defa birisi,canlı ve sağlıklı br insanın kemiklerini gösteriyordu!Bunun yanı sıra röntgen X-ışınlarının fotograf filminde kararmaya yol açtığını buldu ve kendisinin çektiği,karısının elinin kemikleri ve evlilik yüzüğünü de gösteren fotoğraf,X-ışımlarıyla çekilmiş ilk gerçek fotoğraf oldu..''

11 Kasım 2009 Çarşamba

Einstein'nin Özel ve Genel Görelelik Kuramı Üzerine..


-Hereketli bir cismin hızı arttıkca,bir yandan boyu kısalır,bir yandansa kutlesi artar.Isık hızına ulaştığındaysa kütlesi sonsuz olurken boyuysa farkedilemez.Bu kulağa cok saçma gelebilir.Hatta bu fikir sağduyuya tümüyle ters gibi görünebilir.Ne var ki sağduyu sadece gündelik olaylar söz konusu olduğunda geçerlidir..(Normal koşullarda ısık hızına sahip cisimleri göremeyiz)
-Klasik fiziğe göre,yüklü parçacıklar hareket ederken manyetik bir alanla ilişkidedirler.Burada Einstein devreye girer ve şu soruyu sorar.'Neye göre hareket ederken?'İşte Einstein'in soylemek istediği seyde bu!Hiç bir cismin mutlak hızı bulunamaz.Çünkü evrende herşey hareket eder.Örneğin;araba->Dünya->Samanyolu->evren->.. bu boyle gider..Dünya Güneş'in etrafında 108.000 km hızla dönmekte.Güneş,Güneş Sisteminde Samanyolu Galaksisi'nin etrafında 500.000 km hızla,Samanyolu Galaksisiyse Evrende 2.300.000 km hızla yol almaktadır.Hepimizin kozmozda nefes kesen bir hızla dönüp durduğumuza kuşku yok.Ne var ki bunu günlük hayatımızda algılayamıyoruz.Neticede Einstein'a göre Mutlak hız diye birsey yoktur.Bir cismin mutlak hızı ancak referans alınarak bulunabilir..
-30 cm lik bi cetvel ışık hızının yarısı hızda(saniyede 150.00km)yol alırken uzunluğu yaklaşık 27 cm ye düşüyor.Işık hızının 3/4 u hıza ulaştığında ise 20 cm ye kadar düşüyordu.Işık hızında ise ortada cetvelin boyu diye birsey kalmıyordu!!